Mübadele hikayeleri beni hep hüzünlendirir.
Bu topraklar üzerinde yaşayan, belki sınıf belki iş arkadaşımız olan pek çok kişinin hikayesinde ya göçmenlik yada mübadele vardır.
Yerini ve hikayesini tam olarak bilmesek de Fethiye yakınlarındaki Kayaköy'ü öğrenince uğramak istedik.
2 günlük Fethiye gezimizde gitmek için pek çok nokta belirledik kendimize; antik kentler, doğal güzellikler ve akraba ziyareti gibi.
Ama gitmeden önce biliyordum, en çok etkileneceğim yer Kayaköy olacaktı.
Sizleri bilemiyorum tabi, fotoğraflara baktıkça benimle aynı şeyleri hisseder misiniz...
Eski bir Rum köyü olan ve mübadele döneminde boşaltılan Kayaköy'e giden yol yemyeşil, sakin ve huzurlu.
Yol üzerinde memleketimin sevimli köylerinden biri var, koyunlar otluyor, arılar ağaçtan ağaca çiçekten çiçeğe uçuşup bal yapmanın derdinde...
Alışık olmadığımız ama özlediğimiz bir sakinlik ve kuş sesleri arasında hedefimize doğru yavaşça süzülüyoruz.
Ve Kayaköy beliriyor.
Köyün girişinde yer alan kısa tanıtım levhası ve internetten edindiğim bilgiler ışığında özetleyeyim köyün tarihini:
Köyün tarihi oldukça eskiye dayanıyor.
Kentin tarihi M.Ö. 3 binlere kadar uzanmasına rağmen, günümüze ulaşan bazı lahit ve kaya mezarları M.Ö. 4. yüzyıla işaret ediyor.
Bunun yanı sıra, 1850'li yıllarda inşa edilen yapılarda Osmanlı Döneminde Rumlar yaşamış.
İlerleyen yıllarda bölgede yaşayan Rumların Yunanistan'da yaşayan Türklerle mübadele edilmesi sonucunda köy bugünkü görünümüne ulaşmış.
Peki bu günkü görünüm nasıl?
Bomboş...
Duyduğumuz sesler vızıldayan arılara, harabeye dönmüş kimsesiz duvarları mesken edinen ve o duvarların artık tek hakimi olan kertenkelelerin yeşillikler arasında gezerken çıkardığı hışırtılara ait.
Bir zamanlar çocukların koşuşturduğu, belki oyunlar oynadığı sokaklar bomboş.
Taştan duvarların önünde oturup, komşusuyla mühabbet eden kadınlar yok.
Hangi etnik kökene sahip olursa olsun hatıraları, çocuklukları, gençlikleri bir yerlerde yitip gitmiş insanlar gibi bu evlerin de pencereleri yok.
Eski bir kilise...
Günümüzde Rumeli'de ezansız, cemaatsiz kalan camiler gibi onun da çan sesleri susmuş, cemaati ortalıktan kaybolmuş.
İnsanın insana ettiğini (iyi veya kötü) başka hiçbir canlı insana yapmıyor.
Türkiye'den Yunanistan'a yada Yunanistan'dan Türkiye'ye mübadele ile gelen insanlar, azınlığın çoğunluğa rağmen yüzyıllardır süregelen barışı bozmasından sebep acı çekti.
Bu durum her zaman için böyledir.
Bir kişinin veya toplumun 9 doğrusu, 9 güzeli varken 1 yanlış her şeyin alt üst olmasına yeter.
Gündelik bir olayda bile kendi başımıza gelmiştir ya da tarih kitaplarında okumuşuzdur.
Dünyanın düzeni bu hesaba göre kurulu maalesef.
Biz Anadolu'da bugün boş kalan Rum köylerini görüyoruz ama bunların muadili olan Türk köyleri var gidip görmediğimiz yerlerde...
Her milletin, her kültürün, her insanın kutsalı var kendine göre.
Neyin kavgasındayız ki aynı atmosferdeki aynı oksijeni tüketirken, aynı güneşin ışığıyla ısınıp aynı kaynağın suyunu içerken?
Doğa -insanlara rağmen- özünü unutmuyor.
Barışın simgesi olan zeytin dalları -ve dahi ağaçları- bomboş kalan köylere inat, yeşermeye, meyvesini vermeye devam devam ediyor.
Ve bize rağmen, insanların tüm bencilliklerine rağmen, aynı toprakta beyaz ile sarı, yeşil ile kahverengi bir arada olacak.
Birbirlerine gölge etseler de, "başka ihsan istemem!" demeyecekler...
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------
Açık hava müzesini andıran köyü gezebilmek için Kültür ve Turizm Bakanlığı'na ait küçük bankoya uğramanız ve kişi başı 6 tl ödemeniz gerekiyor.
Müze kartınız varsa ücretsiz giriş yapabilirsiniz..
17 yorum:
Kayaköy'ü bir arkadaşımdan daha duymuştum. Ne güzel bir yermiş, bayıldım. Fotoğraflar çok hoş ayrıca, eline sağlık :)
Tarihi açıdan kötü izler taşısa da o doğaalığına hayran kaldım....
Harika fotoğraflar çekmişsin, bravo. Köy'ü ben senden öğrendim ve köy hakikatten çok güzel görünüyor. Çimenleri yemyeşil, insan huzurlu olur orada, korna sesi yok, insan sesi yok, oh ne güzeldir.
ehe, bana da beklerim;
http://kardadusenpenguen.blogspot.com
Kahve Tadında; kimsesiz kalmış öyle yerler var ki şu dünyada insanların anlaşmazlıkları yüzünden... Yazık. Ve evet, doğallık çok güzel;)
Kar'da düşen penguen; o kadar sakin ki... Doğal ve sakin. Mis...
oleeey oleeeey pek severim burayıııı :)
iyi gezdin iyi :)
deeptone; ne güzel;)
safransarı; hepsi iki güne sığdı;)
Tamı tamına 22 sene önce gitmiştim Fethiye'ye, Kayaköy'e de tabiî, dolu dolu bir 6 ay yaşadım Fethiye'de, yazını okuyunca anılarım tazelendi, bir dükkan açmıştım postanenin tam arkasında. Saklıkent, Ölüdeniz, fırtınası bile bir ayrı güzeldi. Orada sadece Rumlardan eser kalmamış yoksa halen Mısır göçmeni, tamamen siyahi fakat Fethiye şivesiyle konuşan insanlar da vardı. Özledim vallahi..
Alex David; bende de tası tarağı toplayıp oralarda yaşama isteği uyanmadı değil, ne yalan söyleyeyim...
Şanslısınız, 6 ay yaşama fırsatı bulmuşsunuz.
Mısır göçmenlerini hiç bilmiyordum, öğrenmiş oldum sayenizde.:)
Amazing pictures ;) Very beautiful!
I follow you beautiful blog. I hope you will follow me back and I will wait for you in my blog www.gabusiek.blogspot.com
gabusiek; thank you for your visit. I will visit your blog too;)
Uzun zamandır aklımda, gitmeyi çok istiyorum ama ufaklık biraz daha büyümeli. Onunla dolaşmak biraz tehlikeli, düşecek evhamından tadını alamam güzelim köyün.
Yazdan Kalan; kesinlikle en doğrusu o olur. Köy zaten dağ köyü gibi, yollar evlerin arasından geçiyor ve dar. Otlar var, taşlar var. Küçük bir fıstıkla gezmek çok zor olacaktır.
Çok keyifli ve doğru tespitleriniz var. Kahve Tadında'nın sayesinde sizi keşfettim. Sevgiler.
bahceperisi; hoşgeldiniz;)
Teşekkür ediyorum...
Keşke Kayaköy'e kadar gitmişken Afkule'ye de gitseymişsiniz :(
Neyse artık bi' dahaki sefere :)
Berkay Abalı; siz deyince baktım internetten de, harika bir yermiş Afkule! Nasıl atladık ki biz orayı? :( Gerçi dalış yapamazdım ama...:)
Yorum Gönder