18 Eylül 2017 Pazartesi

BAMBAŞKA BİR ÇOCUK KÜTÜPHANESİ: NASREDDİN HOCA ÇOCUK KÜTÜPHANESİ

Bebeğimizin sosyalleşebilmesi, değişik insanlar ve ortamlar görüp, farklı deneyimler kazanabilmesi için çeşitli yerlere gidiyoruz. Bunlardan bir tanesi de çocuk kütüphaneleri. Daha önce Üsküdar Selimiye Çocuk Kütüphanesi ile ilgili yazmış ve sırada Bağcılar'da yer alan Nasreddin Hoca Çocuk Kütüphanesi'nin olduğunu söylemiştim. 10 gün kadar oldu sanırım, ziyaret etme şansımız oldu. Ben bu kütüphaneye bayıldım ve  yazmak istediğim çok fazla şey var:)

Öncelikle bu kütüphanede anaokulu öncesindeki yaş grubunda bulunan çocuklar için bir oyun alanı ve kitaplar bulunuyor. Bizim de bir çocuk kütüphanesinde aradığımız öncelikli özellik bu zaten. Bağcılar Kültür Merkezi'nin alt katında, 2 katlı bir yapıya sahip. Giriş kat küçük yaş gruplarına hitap ederken, üst kat daha büyük yaş gruplarına yönelik... Doğrusunu söylemek gerekirse; bizim odak noktamız giriş kat oldu. Paylaşmış olduğum tüm fotoğraflar da küçük yaş grubuna hitap eden bölüme ait. Üst katı da göz ucuyla gördüm aslında. Nizamı bir yapıya sahip. Ama benim açımdan asıl önemli olan ve bu kütüphaneyi diğer pek çok çocuk kütüphanesinden ayıran özellik; anaokulu öncesi yaş grubuna da hitap etmesi...

Nasreddin Hoca Çocuk Kütüphanesi; kütüphane binasında bir kitap okumak yada ödünç alıp kitabı eve götürmek dışında daha farklı aktiviteler de sunuyor çocuklara. Bir üst bölümde yazdığım gibi, küçük yaş grupları için özel bir oyun alanı var. Bu alanda rengarenk minderler, bir televizyon, çeşitli peluş oyuncaklar, bebekler, arabalar, bir oyun evi, sallanan at, vb. gibi oyuncaklar bulunuyor. Aslında bu alandaki oyuncak çeşitliliği artırılabilir; mesela ahşap oyuncaklar (yapbozlar, abaküs, eşleştirme oyunları,...) evcilik oyunlarını zenginleştirecek nitelikte oyuncaklar (tencere tabak, örtüler, vb.) parmak kuklalar,... gibi. Ama şu vaziyet dahi, sevindirici. ( Fotoğraflarda ziyaretçilerin yüzleri görünmediği için, yayınlamakta bir sakınca görmedim).







Bu alan ve minderler sanırım masal okuma saatlerinde de kullanılıyor (masal okuma saatleriyle ilgili daha detaylı olarak aşağıda yazacağım).

Oyun alanının hemen yan tarafında ebeveynler için ayrılan bir bekleme alanı var. Bu alanda dergiler yer alıyor.



Kütüphanede çocukların oyun hamuru ile oynama, resim boyama, satranç gibi faaliyetlerle ilgilenebilmeleri de çok güzel düşünülmüş detaylar. Kütüphaneye vardığımızda boyama yapan çocuklar vardı, yaz dönemi olması sebebiyle ben sakin olacağını düşünmüştüm ama çok da sakin olduğunu söyleyemem. Ziyaret saatimiz öğle yemeği saatlerine doğru uzadıkça, ortamdaki çocukların da sayısı azaldı:) İlk fotoğraf, boyama yapılan ve hamur oynanan alana ait. Çocukların boyamış olduğu resimler panoda sergileniyor. Çocuklar bu durumdan oldukça memnun oluyorlarmış kütüphane görevlisi hanımın belirttiğine göre...




Satranç, kütüphanenin iç kısmındaki masalı bölümde oynanabildiği gibi, kütüphane girişindeki alanda da oynanabiliyor.



Biraz da kitaplardan bahsetmeliyim. Değişik yaş gruplarına ve konu dağılımlarına göre kitaplar raflara dizilmiş durumda. Bebekler için olan kitaplar yıpranmaya daha elverişli olduğundan, kütüphane görevlisi Hikmet Bey'in odasında bulunan dolapta yer alıyor. İstenen kitabı alıp bebeğinizle okuyabilir yada inceleyebilirsiniz. Ama kütüphanede:) Bir önceki cümlede belirtmiş olduğum sebepten ötürü;) Daha önce eve ödünç olarak verilen kitapların akıbeti iç açıcı olmayınca, böyle bir yöntem uygulanmaya başlanmış. Hareketli kitaplar, tuşlarına basınca konuşan kitaplar ve üç boyutlu kitaplara rastlamak mümkün.





Bu bölümdeki kitapların güncel olduğunu söyleyebilirim. Mesela İş Bankası'nın çok harika bir serisi var; Hareketli Kitaplar isminde. Onların olduğunu duyunca çok mutlu oldum...

Daha büyük yaş grupları için olan kitaplar bölüm bölüm ayrılmış. Hikayeler, bilim kitapları, çocukların anlayabileceği seviyede temel ahlaki değerlerin yer aldığı kitaplar gruplarına göre tasniflenmiş.








Kütüphaneyi gözlemlerken, rafların bir kısmının boş olduğu dikkatimi çekmişti. Belki ödünç verilen kitap sayısı fazla olduğu için durum böyle, bilemiyorum. Hikmet Bey ile sohbet ederken sormayı unutmuşum. 






Kültür Merkezi Gibi Hizmet Veren Bir Kütüphane...

- Kütüphanede Masal Saati düzenleniyor. Hem bünyesinde görevli personeller hem de gönüllü olarak katılım sağlayan okuyucular tarafından. Çocukların katılım oranı da hiç fena değil, 70-80 kişiye ulaştıkları günler oluyormuş. Masal okuma saatleri salı ve perşembe günleri 13:30-14:30 saatleri arasında oluyor (kutupanne gönüllülerinin okuma saati düzenlediklerini görmüştüm)

- Kütüphanenin Bağcılar Kültür Merkezi'nin alt katında yer aldığını söylemiştim. Bu büyük bir avantaj. Çünkü İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Şehir Tiyatroları'nın çocuk oyunları bu kültür merkezinde de sahneleniyor. Kütüphanede biraz zaman geçirip, sonrasında bir oyun izlemek hiç de fena bir fikir değil bence;) Şehir Tiyatroları'nın sitesinden oyunları, gün ve saatlerini öğrenmek mümkün. Sanırım perdeler Ekim ayında açılıyor. Kültür Merkezi'nin kocaman bir alan içinde büyük bir park ve çocuk parklarını da bünyesinde barındırdığını eklemem gerekiyor;) Bir çocukla bu alanda şahane bir gün geçirilebilir...

- Geçtiğimiz eğitim döneminde, kütüphanede resim ve karikatür dersleri veriliyormuş. Bu eğitim döneminde de büyük ihtimalle devam edeceğini belirtti Hikmet Bey. Bu haber bence harika!


- Gündemde olan fakat henüz netleşmeyen bir durum da annelere yönelik programların düzenlenmesi yönünde imiş. Çocuk gelişimi gibi konular üzerine, konusunda uzman katılımcıların gönüllülük esası ile düzenlediği programlar... Daha önce bazı yazarlar da gönüllü olarak kütüphanede imza günü düzenlemişler (isim belirtmiş miydi Hikmet Bey, hatırlayamıyorum ne yazık ki).

- Ve bence çok ama çok güzel olan ve pek çok kişinin de farkında olmadığı bir imkan var ki; kütüphaneye gitmeden arşiv taraması yapılabilmesi... Bunun çok şahane bir hizmet olduğunu düşünüyorum. Bu adrese girdiğinizde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait tüm kütüphanelerde istediğiniz kaynağın var olup olmadığını görmeniz mümkün. Ödünç mü verildi, sadece kütüphanede mi incelenebiliyor, bu bilgileri görebiliyorsunuz (link ilerleyen dönemde değişir belki, "İBB Kütüphaneleri arşiv araştırma" olarak internette araştırdığınızda, ulaşabilirsiniz). Farklı bir kütüphanede olan kitabı talep edip getirtebilme imkanı da olsa tadından yenmezdi bu durum, ama o olay şu an yokmuş ne yazık ki... Hemen talep edelim Beyaz Masa'dan:))

- Yine şahane bulduğum bir uygulaması; satın alınmasını talep ettiğiniz kaynaklar (kitap, kutu oyunları gibi) 1-1.5 ay içerisinde kütüphane envanterine eklenebiliyor. Bunu oldukça önemsiyorum (konuyla ilgili olarak farklı bir yazıda daha detaylı yazmayı planlıyorum). Kamu kurumlarında normal koşullarda bir şeyin satın alınıp kullanılabilmesi oldukça uzun bir zaman alır. 1-1.5 aylık bir süre bu anlamda -ortalama sürelere göre- oldukça makul.

- Okulların açık olduğu dönemlerde kütüphane; hafta sonu da dahil olmak üzere 18:00'e kadar açık.

- Kütüphanenin Facebook'ta bir grubu var. Bu adresten takip edebilir, Türkçe yada İngilizce Masal Saatlerinden, düzenlenecek olan piknikten yada diğer faaliyetlerden haberdar olabilirsiniz.

Velhasılı kelam; ben bu kütüphaneyi gezmekten ve konuyla ilgili ayrıntıları paylaşmaktan çok mutluyum. Hikmet Bey'e bana ayırmış olduğu vakitten, hoş sohbetinden ve detaylı bilgilendirmelerinden ötürü minnettarım. Kütüphane görevlisi bir hanımla daha güzel sohbet ettik o gün ve fotoğraf çekimlerim esnasında bana eşlik etti, kendisine de çok teşekkür ederim. İsminin paylaşılmasını talep edip etmeyeceğini bilemediğimden, yazmamayı tercih ettim...

Umarım herkes kütüphaneleri önemser, çağın ihtiyaçlarına ayak uydurabilmeleri için talepkâr olur, bol bol okur ve okutur;)

Beni Instagram'da @birdunyafikir olarak takip edebilirsiniz...

15 Eylül 2017 Cuma

OYUNCAK KÜTÜKLER

İnsan gününü evde küçük bir çocukla geçirince, haliyle sürekli "şimdi ne yapsak, ne oynasak?" düşüncesi içinde oluyor. Farklı fikirler edinmek için instagramda çok değişik yelpazelerden anneleri, yada oyun kavramının bende çağrıştırdığı düşünceye paralel doğrultuda ürün satışı yapan yerli ve yabancı hesapları takip ediyorum. Bazı anneler var ki çocuğa her gün ayrı bir etkinlik, bir faaliyet bulma konusunda zekaları müthiş çalışıyor. Oyun kavramı gündeminde olmayan bir insan evladının normal koşullarda dönüp yüzüne bakmayacağı parçalarla faaliyet yaptırıyorlar bebek veya çocuklarına. Misal; makyaj pamuğu, pet şişesi kapağı, tuvalet kağıdı rulosu, sünger, vs... Bazen ben de coşuyorum "her güne bir etkinlik" yapayım hevesiyle, ama benim bir günüm diğerini tutmuyor heves anlamında. Minnoş yavrunun da öyle... Onu mu yaptırsam, bunu mu yaptırsam diye düşünürken zihnim yoruluyor, yaptıramayınca üzüntü duyuyorum. Aklımda güzel bir şekilde canlandırdığım aktiviteye minnoş yavru ilgi göstermeyince hevesim kırılıyor falan... Aslında di'li geçmiş zaman kavramı ile anlatsam daha doğru olacaktı çünkü o sevdadan vazgeçtim. Yapan annelere bir sözüm yok elbette, herkesin kendi tercihi. Çok planlı programlı oynayalım dediğim zaman o iş eğlenceli olmaktan çıktı bir bakıma bizim için. Ödeve yada göreve dönüştü iç dünyamızda. Rahat hissedemedik ikimiz de. Çocuk zaten an'da yaşayan bir varlık. Siz dünyanın en harika-şahane-süper-geliştirici-ne bileyim ne oyununu yada aktivitesini hazırlasanız da, o neyi yapmak isterse, neyle meşgul olmak isterse aklı onda kalıyor ve onu yapınca mutlu oluyor. Boya yapacaksa gösteriyor boyalarını/defterini, yapıyoruz, seviniyor. Oyun hamuru mu istiyor, gidip getiriyor ve oynuyoruz. Her şey basit aslında... Buna ilaveten "ucu açık oyun" kavramı ile tanışmak da aklımdaki ve ruhumdaki karmaşayı büyük oranda çözdü. Ucu açık oyun; çocuğa son hali verilmemiş oyun materyalleri sunmak (oyuncak olması şart değil yani... çocuklar her şeyi oyuna çevirebiliyor malum:) ve bununla birlikte çocuğu yönlendirmeden serbest bırakmak. Bu bakımdan legolar, ahşap parçalar, bez parçaları ve kıyafetler, ipler, kuklalar ucu açık oyun için tercih edilecek materyaller arasında yer alıyor.

Şunu da eklemeliyim; ben ahşap olan her şeye bayılıyorum. Oyuncak anlamında da bu böyle... Çocuk eğitimi metoduyla ilgili araştırmalar yapanlara aşina gelir, Waldorf ve Montessori Eğitim Sistemlerinde de ahşap malzeme baş üstünde tutuluyor...

Lafı uzatmayayım; İnstagram üzerinden bulduğum kidsandwood hesabının sahibi Berna Hanım'ın ürünlerini görünce oldukça mutlu oldum. Profilinde yer alan Doğanın Kendisi Tasarımdır sözü, sahip olduğu mantığı anlamak bakımından da önemli. Parça kütüklerden oyuncaklar, şimşirden kaşık ve minik kürekler, ahşap tabaklar, ahşap ceviz kıracağı gibi farklı ürün arayışlarına cevap veriyor.

Çok severek aldığım ve her oyunda farklı rollere bürünebilme kapasitesine sahip ahşap oyuncaklarımızı sizlerle paylaşmak istedim.


Değişik şekil ve ebatlarda kesilmiş kütük parçaları... Bu parçaların her biriyle yada bir kısmıyla hatta bir tanesi ile dahi farklı oyunlar kurmak mümkün. 

Mesela bu aralar minnoş yavrunun en favori iki oyunu var. İlki, uzun kütüğü rampa olarak kullanıp, mukavva kutudan aşağıya oyuncak arabaları itmek


İkincisi, iki yuvarlak kütüğün üzerine, köprü şeklindeki kütüğü yerleştirerek, oyuncak arabaları altından geçirmek. Tüm arabalar sığamıyor tabi... Büyük-küçük kavramını, göz kararı ile o arabanın o köprüden sığıp sığmayacağını öğreniyor. Ooooduu, oooomadı diyerek kelime haznesini genişletiyor:) Köprü yıkıldığı zaman (alttaki 2 kütük yuvarlak olduğu için, üstteki köprü devriliyor bazen), şu an için köprüyü tek başına kuramadığından, hemen bağırmaya başlıyor:) Umarım el-göz koordinasyonu hemen gelişir de, kendisi bir an evvel yıkılan köprüyü kurar ve biz de "nereden bulduk bu oyunu, hay Allah" hayıflanmasından kurtuluruz:))


Yukarıdaki tüm kütükleri kullanıp, ekstra materyaller de ekleyerek çok güzel oyunlar hazırlayan anneler var. Keçeden çimenlik, el işi kağıdından şelale, bulgurdan çöl kumu falan gibi... Biz o aşamada değiliz ama, belki biraz daha büyüyünce. Yada yavrucak kendisi bu tip şeyleri de hayal edebildiğinde...

Bazen coşunca minik hayvan figürlerini tek tek kütüklere diziyor. Büyük olan hayvanlar, küçük olan kütüğe sığmayınca, başka bir kütüğe yerleştirmesi gerektiğini fark ediyor. Hayvanları sıralarken seslerini çıkarıyor yada isimlerini söylüyor.


Yuvarlak halkalardan birine rengarenk kurdelalar bağlayıp göndermiş Berna Hanım sağolsun. Gökkuşağı gibi, çok güzel:) Çocuk rüzgarda koşarken bu kurdelalar elinde uçuş uçuş onu takip etse ne güzel olur, değil mi? ;)



Büyüdüğü zaman -en az- gömleğinin kopan düğmesini dikebilecek seviyede iğne tutabilen bir evladım olsun istiyorum şahsen. Bu amaca hizmet etme anlamında başlangıç seviyesinde bir oyun olan ahşap iğneye yuvarlak boncuklar dizmek bence güzel bir fikir... 


Büyük yuvarlak kütükleri oyun hamuru açmak için kullandık bir kaç kez. Şu an biraz ağır geliyor ufaklığa, o yüzden çok kullanmıyoruz. Ama ahşap ve ucu keskin olmayan bıçakla hamur kesmek için de güzel bir alternatif oldu bize. Hamuru küçük parçalar halinde kestikten sonra, cımbızla aktarma faaliyeti de yapılabilir tabi. Hani yapacağımız şeyin adı illa faaliyet olacaksa... ;)


Bu küçük şimşir kürekleri kendime aldım, ne yalan söyleyeyim:) Un ve şeker kaplarının içinde kullanacağım. Çamaşır makinesinde kullandığım sabun tozu ve soda kaplarında da kullanabilirim belki.


Çocukcağız uyuduktan sonra oyuncaklarını toplarken, bazen oynarken buluyorum kendimi. Bence her anne-baba biraz da kendi için alıyor oyuncakları:))


5 Eylül 2017 Salı

OYUNCAKLI BİR KÜTÜPHANE Mİ? : SELİMİYE ÇOCUK KÜTÜPHANESİ

Çok ön yargılı bir düşünce midir bilemiyorum ama pek çok kişinin aklına kütüphane denince soğuk yapılı bir bina, kocaman raflar, istiflenmiş ve toz kokulu kitaplar, gözlüğünün üzerinden bakıp her an "şşşttt" diyerek sessiz olmanız yönünde telkinde bulunacak bir kütüphane görevlisi geliyordur sanırım.

Benim kütüphane ile tanışmam ilkokul sıralarındayken oldu. İlkokul öğretmenimiz bizleri okumaya teşvik eden, okuma yarışmaları düzenleyen, dakikada okuduğumuz kelime sayısına göre sınıfın en arkasındaki duvara el işi kağıdı ve kartondan yapılmış elma ağacındaki elmalarımızı pastel kırmızı boya ile kızartan ilgili bir öğretmendi. Sınıfta bir kitaplığımız vardı. O kitapları okuyup bitirdim. Arkadaşlarımızla aramızda değiş tokuş yaptık, o da yeterli olmadı. Bu sefer İl Halk Kütüphanesi'nin çocuk bölümüne başvurduk. Mütevazi bir Anadolu kenti olmasına rağmen, 90'lı yıllarda İl Halk Kütüphanesi'nin ayrıca bir çocuk kütüphanesi vardı bulunduğumuz şehirde. Kütüphane görevlisi de anımsadığım kadarı ile oldukça ilgili bir beydi. Kütüphaneye üye olmuştum. Elimdeki kitapları okuyup bitirdikçe annemle gider, seviyeme uygun kitapları 15 günlüğüne alır, kocaman bir poşete doldurup eve getirirdik. Kitaplara hiç zarar vermez, okuduğum kitapların ismini, sayfa sayısını ve yazarını hemen defterimin arkasına not ederdim (öğretmenimiz öyle öğretmişti, listeyi ona da gösterirdik). Yıl sonuna doğru okuyacak kitap kalmadı kütüphanede... Görevli "siz en iyisi İl Halk Kütüphanesi'ne gidin artık. Çok kalın olmayan, okuyabileceğin türdeki kitaplardan verir oradaki arkadaşlar" dedi bir gün. Hem sevindim, hem üzüldüm. Sevindim; demek ki çok okumuştum. Üzüldüm; çünkü o eski taş binayı, siyah renklerine ve her birinde DMO (Devlet Malzeme Ofisi) damgası olmasına rağmen küçük masa-sandalyeli bu ortamı seviyordum.

İl Halk Kütüphanesi'nden ne kadar kitap aldık hatırlamıyorum. Belki de ciddi gelmişti orası, yada kitaplar ilkokul 1. sınıf öğrencisine göre değildi, hiç bir fikrim yok. O yıllarda o kütüphaneye dair pek bir anı yok hafızamda.

Ben sanırım çok kitap açı bir çocuktum, çocukluğumun belki de en övülebilecek yanı buydu. Kırtasiye sahibi 2 arkadaşı vardı babamın, onlardan da ödünç kitap getirdiğini hatırlıyorum. Kitaplara hiç zarar vermezdim, temizce okurdum. Okurken sayfa izi çıkmasın diye bile azıcık aralar da okurdum hatta:) Çocuk saflığı işte... O amcaları da tebrik etmek lazım tabi, güvenip teslim ettikleri için...

Ortaokul ve liseyi Anadolu Lisesi'nde okudum. Kütüphanenin kullanımı bakımından maalesef çok yetersizdi. Kitap vardı aslında ama kütüphanenin kapısı kilitliydi. Sanırım 1 veya 2 kez ödünç kitap almışımdır:/ O yıllarda ablam Edebiyat Fakültesi'nde okuduğu için şanslıydım gerçi, Türk ve Dünya Klasikleri'nin pek çoğunu o sayede okumuşumdur:) Fen Lisesi Sınavı diye bir olay vardı, benimle aşağı yukarı aynı yaşlarda olanlar bilir. Türkçe derslerimizde öğretmenlerimiz de okumamız yönünde çok teşvik ederlerdi. Okuduğumuzu anlarsak, matematiği öyle çözebilir, anlam bilgisi ve paragraf sorularını öyle yanıtlayabilirdik çünkü. 2 haftada bir kitap özeti, konu, ana fikir, karakter tahlilleriyle ilgi rapor hazırlıyorduk dershanedeki Türkçe öğretmenimize. O dönem belki sınav için yapıyor gibi görünüyorduk ama meğer hayatta derdimizi anlama, anlatma ve kendimizi ifade edebilmenin alıştırmalarını yapıyormuşuz (konumuz çocuk kütüphanesi olduğu için daha sonraki dönemlerle ilgili kütüphane maceralarımı anlatıp yazıyı daha da uzatmak istemiyorum:)

Demem o ki, kitap-kütüphane-okuma gibi kavramlar benim hafızamda olumlu karşılıkları olan şeyler. Bu yönden gerçekten çok şanslıydım. İstiyorum ki bebeğim de şimdiden kitapları sevsin, onları arkadaş bilsin. (Bu yazımda bebeğimizin kitapla tanışma mevzusunu anlatmıştım). Büyüdükçe de araştırıp öğrenmeyi sevsin. Bu düşünce ile İstanbul'daki çocuk kütüphanelerini araştırdım. Bu süreçle paralel olarak ABD'de yaşayan ve bulundukları yere yakın bölgedeki çocuk kütüphanelerini blogunda paylaşan yabanelma 'nın fotoğraflarını görünce hevesim iyice arttı. Zira o fotoğraflardaki sanki bir kütüphane değil, bir oyun bahçesi! Her bir oyuncağı kendi başıma saatlerce oynayabilirim herhalde, o kadar güzel. Sesli kitapların bulunduğu bölümler, doğa, evcil hayvanlar, gezegenler, meslekler, hikayeler,... bin bir çeşit kitap. Harika mobilyalar... İştahım çok kabardı:) Henüz ülkemizde çocuk kütüphanelerinin çok büyük bölümü o kadar gelişmiş ve cazip değil fakat Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Selimiye Çocuk Kütüphanesi bir nebze olsun kendini yenilemiş durumda. Bayramdan önceki cumartesi günü biz de ziyaret ettik. Ve şimdi nihayet başlığa konu olan mevzuya geçebilirim:)

Selimiye Çocuk Kütüphanesi Üsküdar'da, Selimiye Kışlası'nın hemen arkasında. Selimiye Camii ile bitişik. Tarihi, 2 katlı, ahşap merdivenli taş bir bina. Tarihi bir bina olması sebebi ile fotoğraf çekilmesine sıcak bakılmadığı için yayınlayabilecek fotoğraf çekemedim maalesef. Fakat kütüphane hakkında güzel bir yazı hazırlayan ve mekanın güzel fotoğraflarını paylaşan kutupanne.com sitesi yönetiminden izin alarak, kendilerinin bir fotoğrafını paylaşmak istedim. Kendilerine teşekkür ederim:) 


Benim asıl önemsediğim olay, okul öncesi yaş grubu için ayrılmış bir bölümün olması. Bu özellik, sınırlı sayıda çocuk kütüphanesinde mevcut çünkü. Hani diyoruz ya kitap=kütüphane=sessizlik. Okul öncesi bölümü bulunan kütüphanelerde bu durum değişiyor. İşin içine çocuk girince; ses, kahkaha, şamata ve hareketi de eklemek gerekiyor. Söz konusu kütüphanenin hemen giriş bölümü bu yaş grubuna ayrılmış. Çiçekli minik sandalyeler, onlara uygun minik masalar, boyama kitapları, renkli minderler, el kuklaları, ahşap yapbozlar, ahşap bultak oyuncaklar, oyun oynanabilecek ve çevresi renkli puflarla çevrelenmiş bir oyun alanı, bowling seti, eşleştirmeli hafıza kartları ve tabi ki raflarda yer alan cicili bicili kitaplar... Alışkın olduğumuz kütüphane tanımından biraz farklı, değil mi? :)

Üst katta okula giden yaş grubu için ayrılmış 2 bölüm var. Bizim asıl ilgi alanımız alt kattı haliyle:) Ama üst katı da gezdik. Uzay, araçlar, doğa, hayvanlar, keşifler ile ilgili kitaplar, hikaye ve roman tarzında yazınlar bulunuyor bir bölümde. Kartondan bir tren ve gemi de vardı. Tabi çocukların boyuna uygun masa ve sandalyeler...

Bir başka bölümde süreli yayınlar (dergiler) bulunuyordu. Çeşit çok fazla değil fakat hiç yoktan iyidir... İlginç bir nokta, Bakanlık Suriyeli ziyaretçilerin faydalanması için Arapça çocuk kitapları da göndermiş. Gerçi şu an için Suriyeli bir ziyaretçi de yokmuş ama... Belki olur... İngilizce kaynak kitap var mı diye sormak hiç aklıma gelmemiş bu arada:)

Kütüphanede sanıyorum bilgisayar oyunu oynama imkanı da oluyor. İnternet kullanımı da pek tabi...

Bizim miniko oyun alanında bowling oynamayı çok sevdi. Topu atıp, labutları devirdikçe kahkahalarla güldü:) Deviremeyince de "aa ooooo" diye şaşırıp, yine güldü:) Ahşap yapbozları, bultakları oynadı. Kitaplara da baktı, elledi. Ama aklı oyunda kaldı:)

Kütüphanenin Selimiye Cami'ne bitişik küçük bir bahçesi var. Ağacın koyu gölgesindeki banklar, nefes almak için oldukça güzel. Kütüphaneyle alakalı beğendiğim ve eleştireceğim bazı şeyler olacak. Öncelikle beğendiğim yönleri yazayım:

> Bir kamu kurumuna bağlı olmasına rağmen hafta sonları da hizmet veriyor olmaları çok güzel. (Cumartesi, pazar dahil çalışma saatleri 08:00-20:30 arası).

> O gün görevli olan hanım o kadar ilgiliydi ki... İçten ve samimi, kitapları seven bir kütüphane görevlisiyle tanışmak beni çok mutlu etti. Kısa ama tatlı bir muhabbet etme imkanımız da oldu.

> 0-6 yaş öncesi için bölüm bulundurmaları taktire şayan. Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı olarak bu içerikle hizmet veren sadece 3 adet çocuk kütüphanesi varmış şu an maalesef (diğer ikisi Ankara ve İzmir'de imiş).

> Bina tarihi olması sebebi ile insana daha da bir cazip geliyor. Üst kat daha çok güneş alıyor, aydınlık ve ferah.

Şimdi de (bana göre) geliştirilmesi gereken yönlerini paylaşmak istiyorum.

>> Kitapların ve süreli yayınların çeşitliği artırılmalı kanaatindeyim. Dediğim gibi, zamanımızın çoğunu anaokulu öncesi yaş grubuna ayrılan bölümde geçirdik. Daha büyük yaş grupları için kitap çeşitliliği yeterlidir belki, bilemiyorum ama bizim baktığımız bölümdeki çeşitlilik oldukça az geldi bize. Elimizde emsali olan kitaplardı çoğu. O sebeple bizim minnoşa oyun daha cazip geldi. Yoksa D&R'ye falan gittiğimizde kıyameti koparıyor çocuk kitapları bölümünden çıktığımızda. Hareketli kitaplar, dokun-hisset türündeki duyusal kitaplar bebeklerin çok ilgisini çekiyor.

>> Kitap çeşitliliği konusundaki düşüncelerimi görevli hanımla paylaştım. Satın alınmasını istediğimiz kitaplar için talepte bulunabilir miyiz diye sordum ve olumlu yanıt aldım. Beğendiğim bir kaç seriyi ve yayınevini belirttim, o da not aldı sağolsun. Ama satın alma ve tedarik süreci oldukça uzun sürecek tabi. Bir kamu kurumunun malzeme almak için ihaleye çıkması, sürecin tamamlanması... oldukça uzun bir zaman dilimini kapsayacaktır.

>> Oyun alanı, oyuncaklar ve kitapların biraz daha hijyenik olmasını beklerdim. Söz konusu çocuklar olunca temiz tutmak zordur, anlıyorum. Amma ve lakin temiz olması da bir gerekliliktir.

>> Görevli hanım, okulların tatil döneminde olmasından ötürü kütüphanenin nispeten sakin olduğunu belirtti. Bana göre, durum tam tersi olmalı aslında. Çocukların boş (?) olan vakitlerinde kütüphaneye gelmesi ne kadar güzel. Tabi bunun için o mekanların cazip halde olması lazım. Belki de aktiviteler düzenleyip, duyurular yapılması lazım?

Kütüphanelerin artık döneme ayak uydurup, kendilerini yenilemeleri gerekiyor kanaatindeyim. Bilhassa halkın ilk etapta ziyarete edebileceği nitelikte olan, İl Halk Kütüphaneleri ve belediyelere bağlı kütüphanelerin. Çünkü o binalar, o kitaplar ücretsiz birer bilgi kaynağı. İnsanların etkileşimde bulunup, fikir alışverişi yapabilecekleri sosyal ve yaşayan mekanlar. Bir kıpırdanma, çeşitli aktiviteler düzenleme dalgası var. Taktir ediyorum (kutupanne.com sitesi bu konuda fikir verebilir).



Selimiye Çocuk Kütüphanesi ile ilgili olarak bu videoyu izleyebilirsiniz. Fotoğraf ve istatistiki bir takım bilgi için de kutupanne.com sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Sırada İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Nasreddin Hoca Çocuk Kütüphanesi var tarafımızca ziyaret edilecek olan. Bakalım oraya yolumuz ne zaman düşer. Düşünce sizin de haberiniz olur mutlaka;)

Beni Instagram'da @birdunyafikir hesabından takip edebilirsiniz...