Son zamanlarda gittiğim ve ortamında bulunmaktan muazzam mutluluk duyduğum Aynalıvak Kasrı hakkında yazmak istiyorum bugün.
Hasköy'de (Beyoğlu) bulunan kasır, bence henüz pek çok kişinin keşfetmediği, sakin ve kendi halinde şahane bir mekan. Milli Saraylar'a bağlı olarak hizmet veren kasır, mükemmel bir koruluğun içinde yer alıyor.
2 hafta evvel pazar sabahı kahvaltı yapacak mekan arayışındayken, eşim birden "acaba Aynalıkavak Kasrı'nı mı denesek?" önerisini ortaya attı. İyi ki de attı, çünkü hepimiz bayıldık ortamın güzelliğine.
Giriş ücreti (Aralık 2019'da) tam 10 tl, öğrenci 5 tl, 65 yaş üstü ücretsizdi. Rengarenk sonbahar yapraklarına, tertemiz havaya, görüntüsü insanı kucaklayan kasıra bayıldık bahçeye girer girmez. Kahvaltımızı yapıp beynimize bir miktar glikoz gittikten sonra :) o enerji ile gezmeyi tercih ettik. Küçük, camekanlı kafede kahvaltımızı yaptık. Kahvaltı seçeneği tabakta ve serpme olmak üzere iki çeşit. Tabak fiyatı 30 tl, serpme (yanlış hatırlamıyorsam) 45 tl idi. Kahvaltı gayet doyurucu geldi bize. 3 büyük 1 çocuk için 2 kahvaltı tabağı almamıza rağmen gayet güzel doyduk. Görevliler mekânın verdiği huzurdan mıdır, bol oksijenden midir bilemedim, sağ olsunlar gayet güler yüzlüydüler.
Çam ağacının altına gizlemiş masada Türk kahvesi içmek ne keyifli olur ama...:)
Kahvaltıdan sonra bahçede gezindik. Hangi renge, ağaca, yaprağa bayılacağımı bilemedim:) Hava kapalıydı, yağmur yağdı yağacak... Öyle hoştu ki... Hepimiz şenlendik:)
Aynalıkavak Kasrı'nın tarih içindeki serüveninden bahsedeyim biraz. Bizans Dönemi'nde, kasırın bulunduğu koruluk imparatorlara ait dinlenme yeri özelliği taşırmış. Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethettikten sonra, koru onun da ilgisini çekmiş. Bölgenin civarında Osmanlı Tersanesi bulunduğu için "Tersane Hasbahçesi" adıyla anılmaya başlanmış. İlk yapılaşma Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar gitmekte, inşası (bilinen) ilk kasır 1. Ahmet dönemine tekâbul etmekteymiş.Süreç içinde padişahların yaptırdığı kasırlarla gelişen "Tersane Sarayı" olarak bilinen yapılar topluluğu, 17. yüzyıldan itibaren Aynalıkavak Kasrı adıyla anılmaya başlanmış. Sultan 3. Ahmet döneminde yapıldığı sanılan kasır, 3. Selim döneminde büyük bir onarım görmüş ve bugünkü görünümüne kavuşmuş. (Kaynak için bkz.)
Türk musikisine olan ilgisi sebebiyle Aynalıkavak Kasrı Türk çalgılarının sergilendiği, hat yazıları ile duvarların bezendiği bir müze olarak halkın ziyaretine açılmış. Kasırın içinde fotoğraf çekimine müsaade edilmiyor. Bu sebeple görsel paylaşma imkanım yok maalesef. Saat başlarında ve buçuklarda bir görevli refakatinde içeriyi gezmek mümkün. Mobilyalar, halılar, hatlar, sergilenen müzik aletleri, en alt katta bulunan ve Türk Musikisi'ne katkıları bulunan şahsiyetlerin fotoğraflarının bulunduğu bölümler gayet hoş. Tarihi geçmişi olan mekanları gezmek, insana muhakkak bir şeyler katıyor. 3. Selim'in bestekâr olduğunu ve Türk Musikisi'ne kazandırdığı on dört yeni makam olduğunu (Acembuselik, Nevabuselik, Suzidilara gibi) bu vesile ile öğrendim mesela.
Giriş kısmında yer alan otoparkı, temiz havası, sakinliği, bol oksijeni ve insanın gözünü gönlünü açan rengarenk yaprakları, havuzları ve yeşillikleriyle bence ziyareti insana muazzam mutluluk veren tarihi bir miras Aynalıkavak Kasrı.