5 yıla yakın zamandır kanaviçe işliyorum.
Muhtelif zamanlarda... Pek bir düzeni olmuyor.
Bazen feci şekilde dadanıyorum, elimden düşmüyor.
Yemeyi içmeyi erteleyebilecek kadar konsantre çalışabiliyorum.
Bu trans hali :) bir kaç gün yada hafta devam edebiliyor.
Sonrasında bir ara veriyorum ki... Sormayın gitsin.
Aslında zorunlu bir ara bu. Günlerin yoğun geçmesinden, önceliklerin değişmesinden (istemli yada istemsiz).
Evde kal günlerinde epeyce kanaviçe yapma fırsatım oldu.
Bir süre işe gitmedim, malum.
Eşimin de evde olduğu günlerde elim daha serbestti tabi.
Minikoyla ilgilenecek ikinci bir kişinin olması, epeyce vakit bulma imkanı sağladı bana. :)
Etamin kolye ucu, çeşitli ebatlarda etamin pano gibi epey bir işleme yaptım.
Peyderpey paylaşacağım inşallah.
Hatta kanaviçe ve daha farklı ürünlerin de yer aldığı, sopsy online satış platformunda açmış olduğum online bir satış dükkanım var artık. Dükkanı açma seviyesine gelinceye kadar ki süreç ayrı bir yazı konusu olmayı hak ediyor bence. :)
Evde kaldığım günlerde işlediğim panolardan birini paylaşmak istedim bu yazıda.
İşlerken de büyük keyif verdi bana, bakması ayrı mutluluk vesilesi oldu.
Renklerle ilgilenmek, öyle mi olsa böyle mi yapsam demek beni oldukça sakinleştiriyor.
Aslında fena sayılmayacak sayıda rengim var, ama yeni bir model işlemeye başlarken renkleri seçeyim derken her defasında "aslında daha fazla renge ihtiyacım var sanki" diye içimden geçmiyor desem yalan olur. :)
Dışarı çıkma imkanımızın kısıtlandığı günlerde neşeli, çoluklu çocuklu ve doğayı anımsatacak modeller işlemek iyi oldu.
Fuşya rengi bir çerçeveye de yerleştirince -bence- güzel oldu.
Siz ne dersiniz? :)
Önceden yapmış olduğum kanaviçe işlemeleriyle ilgili yazılarıma buradan ulaşabilirsiniz.