Uzaktan hep hayranlık ve merakla baktığımız Kız Kulesi'ne gitme fırsatı yakaladık geçen gün.
Hakkında bir çok efsane anlatılan deniz içindeki bu güzel inci ile ilgili hissettiklerimi ve gördüklerimi paylaşmak istedim sizlerle...
Kız Kulesi'ne geçişi kulenin tam karşısında yer alan tekneye binerek yaptık.
Tekneden inip denize baktığınızda Boğaz'ın şiddetli akıntısını çok yakından gözlemleyebiliyorsunuz...
Gittiğimiz gün hava oldukça kapalı, rüzgarlı ve soğuktu.
Bu sebeple çektiğim fotoğraflar epeyce karanlık çıktı.
Fotoğraf düzenleme konusunda henüz pek bilgim yok fakat photoscape ile becerebildiğim kadarıyla küçük oynamalar yaptım üzerinde...
Kule'nin giriş kapısını görmekle beraber bir heyecan oluştu tabi:)
Girişte tam karşınızda restorant kısmı yer alıyor.
Dediğim gibi, hava o gün çok karanlık olduğu için içeride çekilen fotoğraflar çok karanlık çıktı.
Restorantın duvarları -haliyle- taş yapı şeklinde.
Üstte bir asma kat daha yer alıyor.
Dekorasyonda koyu renkler tercih edilmiş.
Sandalyeler lacivert, masalar koyu kahve...
Bu sebeple içerisi -bana kalırsa- çok kasvetli bir havaya bürünmüş.
Pencereden başınızı çevirdiğinizde denizle aynı seviyede olduğunuzu fark ediyorsunuz.
Hayat çok güzel geliyor insana. Vapurlar falan:)
Duvarlarda çeşitli filamalar yer alıyor.
Geçmişten günümüze, muhtelif devletler tarafından kullanılmış filamalar olsa gerek...
Bir tablo vardı, hoşuma gitti.
Kız Kulesi'nin çeşitli dönemlerdeki tasvirlerini bir arada görebiliyorsunuz.
Görüntülerden fark ettiğim kadarıyla, Kız Kulesi'ne farklı dönemlerde fiziki müdahaleler yapılmış.
İlk haliyle şu anki hali aynı değil yani.
Bunun sebebinin, tarihsel süreç içerisinde Kız Kulesi'nin farklı amaçlarla kullanılması olarak düşünüyorum. Örneğin; fener, hapishane, depo gibi...
Bir kaç basamakla çıkılan katta hediyelik eşyalar satan küçük bir bölüm var.
Kulenin üst kısımlarına merdivenlerle çıkılıyor.
İlk çıkış katında Kulenin çeşitli dönemlerdeki kullanım şekilleri ile ilgili bilgiler veren, fotoğrafta görülen yuvarlak cam panolar yer alıyor.
Yukarıya doğru çıkıldıkça, 3 farklı katın her birinde Kız Kulesi efsanelerinin duvara resmedilmiş hali karşılıyor sizi...
(Leandros Efsanesi)
(Prenses Efsanesi)
(Battal Gazi Efsanesi)
* Efsanelerin detaylarına girmiyorum, yazı çok uzayacak yoksa...
En üst katta kapalı alan içerisinde küçük ama hınca hınç dolu bir kafe ve dış kısmında da bir seyir terası yer alıyor.
Kafe çok kalabalık olduğu için ve insanların fotoğraflarını izin almadan çekip yayınlamak istemediğim için burada yer veremiyorum.
Seyir terasından Üsküdar meydana doğru bir bakış...
Kulenin girişi... Kule'ye geçişi sağlayan teknelerden biri...
Ve dünyanın ünlü bir kaç noktasında ne kadar uzaklıkta olduğunuzu gösteren tabelalar...
Genel düşüncem şu yönde; Kule oldukça eski bir geçmişe sahip olması ve denizin içerisinde yer alması sebebiyle insanda merak ve hayranlık uyandıran bir mekan.
Manzara muhteşem.
Lakin işletmede bazı farklılıklar olabilirdi bana göre.
İç ortamın dizaynı çok daha özenli ve tarihe göndermeler yapan bir şekilde olabilirdi.
Fırsat sitelerinden aldığımız kupon ile yemek yediğimiz için menümüz standarttı.
Menü hakkındaki fikrimi sorarsanız, hiç memnun kalmadık.
Hatta Kule'den karşıya geçtiğimizde eşimin yorumu şu oldu; bir simit alalım da ağzımızın tadı gelsin.
O kadar söyleyeyim...
Ama kendi seçiminizi yaparak aldığınız bir menüde farklı bir lezzet olabilir, bir şey diyemeyeceğim.
Fakat her şeye rağmen Kule harika.
Bir de küçük önerim olabilir, yanınızda muhakkak kalın bir şeyler bulundurun.
Etrafı açık olduğu için çok rüzgar alıyor.
Seyir terasında bu etkiyi çok daha fazla hissediyorsunuz.