Bahsetmiştim, 10 blog yazarı, her biri bir bölüm olmak üzere bir hikaye yazıyoruz.
Ve 7. bölüm bende;)
Biraz riskli bir iş yaptım aslında, işi çok farklı bir yere çevirdim:) İyi mi oldu, kötü mü, bilemiyorum.
Yol çatallaştı şu an iyice:)
1. bölüm müptezel
2. bölüm 1 delinin günlükleri
3. bölüm Dilek Eren
4. bölüm Mor Rimel
5. bölüm Sevdicann
------------
İsminin yüksek perdeden zikredildiğini duyunca bir an irkildi.
"Deryaaa! Beni duymuyor musun?"
Annesinin bir kaç kez seslendiğini ama onu duymadığını anladı hemen. Kulaklıklarını çıkarıp "duymadım anne" dedi "kusura bakma. Kitap dinliyordum".
"Sen kusura bakma kuzum, bir an benim de aklıma gelmedi kitap dinleyebileceğin. Olsun. Etrafı şöyle bir toparladım, dedim biraz dinleneyim... Hem çay da demledim mis gibi, içer misin diye soracaktım, ondan seslenmiştim"."Sen demlersin de içmez miyim anneciğim? Ellerine sağlık... İş de yaptın, yoruldun iyice... Benim de faydam olmuyor ki sana hiç".
"Derya, sağlık olsun kuzum, senin canın sağ olsun. İş dediğin nedir ki! Sağlığımız yerinde olsun, yavaş yavaş hallederiz hepsini. Ben çayları koyup geleyim".
Annesinin terlik seslerinden anladı uzaklaştığını. "Çaydanlıktaki su da fazla kaynamış, hatta taşıyor" diye geçti içinden. Sonra mutfaktaki dolabın kapakları açıldı, iki cam tabak çıkardı ve mermer tezgaha koydu annesi. Muhtemelen çayın yanına atıştırmalık bir şeyler koyacaktı. Kraker yada bisküvi ambalajının olmalıydı bu hışırtılı sesler. Şimdi kokusundan tahmin ederdi ne olduğunu. Ve evet, annesi holdeki kilime ayaklarını sürüye sürüye geliyordu şimdi. Çayın yanında da susamlı çubuk vardı. Susamın kokusu uzaktan hoş gelirdi. Gerçi yakından da hoştu. Severdi susamlı şeyleri.
"Sehpayı da koyayım yavrum önüne, rahatça ye" dedi annesi ve üçlü sehpa takımına yöneldi. En küçük olanı çekti, çekti ama yerinden bir türlü çıkmıyordu. "Halının köşesine takıldı anne yine" dedi Derya oturduğu yerden. "Hay Allah, hep de böyle oluyor ve ben her seferinde unutuyorum halıyı diğer tarafa çekmeyi" diyerek yanıtladı annesi.
Sehpanın üzerine çayı ve tabakları yerleştirdi.
Derya hep saplı kupadan içerdi çayı. İnce belli bardaktan içmeyi severdi aslında eskiden. Ama ince belli bardakta, bardağın en üst kısmında çay olmayan ve ısınmamış kısmı bulup tutmaya çalışırken eli yandığı için bir kaç kez, kupayla içmeye karar vermişti. Hem sapını kavrayıp tutmak çok daha rahattı.
"Sevdiklerimden koymuşsun anne yine, susamlı krakerler" deyip gülümsedi.
"Koyarım tabi yavrum, afiyet ol..." derken sözü yarım kaldı annesinin, kapı zili çalıyordu.
Hemen kapıya yöneldi annesi ve evin içini neşeli alt komşunun sesi doldurdu.
"Ayy Ayten Ablaaa, sorma başıma gelenleri!" diye kıkırdıyordu alt komşu Vildan. "Gel, buyur" denmesini beklemeden bir çırpıda ayakkabılarını çıkardı, duvarın dibindeki terliklerden geçiriverdi ayağına. Dış kapının açılıp kapanmasıyla, dışarıda havanın soğuk olduğunu anladı Derya. Yanaklarına buz gibi elleriyle dokunup "nasılsın Deryacığım?" diyen Vildan da bu hissiyatının doğru olduğunun somut kanıtıydı.
"Ayy ne güzel oturmuşsunuz baş başa, böldüm ben de bak şimdi" diyordu bir yandan. "Başınızı şişirmeye geldim!" deyip bir kahkaha koyuverdi. Deli doluydu ama iyi kadındı Vildan, severlerdi. Ayten'i anne, Derya'yı kardeşi gibi bilir, başına en ufak bir şey gelse hemen onlarla paylaşmaya gelirdi. Tek kusuru çok ve yüksek sesle konuşmasıydı. Ayten Hanım idare ederdi ama Derya'nın tantanadan hoşlanmadığını bildiğinden, hal hatır sorma faslı bitince, uygun bir ortam hazırlayıp Vildan'ı başka bir odaya alırdı. Yada mutfağa. Veya balkona. Mevsim ve ortam neye müsaitse...
Hoş beş ettikten sonra Ayten Hanım "Vildancığım, benim de mutfakta işim var. Gel biz içeri geçelim. Hem ben işimi yaparım, bir yandan da seni dinlerim. Deryacığım da zaten kitap dinliyordu, o da kaldığı yerden devam etsin. Ne dersin?"
"Olur ablam olur. Sen nasıl istersen uyarım ben" deyip Derya'nın yanağına okşayarak mutfağa geçti lakırdılarına ara vermeden. Ayten Hanım Derya'nın kapısını kapatırken "keyfine bak canım sen, sıkılırsan yanımıza gelirsin, emi?" demeyi ihmal etmedi.
Derya odada yalnızdı. Annesinin sesiyle kitabı dinlemeyi bıraktığında en heyecanlı yerinde kaldığını anımsadı. Bu kitap, Görme Engelliler Kütüphanesi'nde gönüllü vatandaşlar tarafından seslendirilen kitaplardan biriydi, bir hafta önce almıştı. Seslendiren kişinin muhtemelen ilk deneyimiydi, zira Barış ve Sevgi hastanedeyken Sevgi'nin telefonu çalmıştı. O noktada muhtemelen fazladan sayfa çevirmiş ve bir anda Barış'ın hikayesi anlatılmaya başlanmıştı. Belki hikayenin kurgusu öyleydi, Savaş'ın gözünden olayların anlatılması başka bir bölümdü ama seslendirmede böyle bir not kaydedilmemişti. "Neyse, bu durum da hikayeye ayrı bir hava kattı" diye geçirdi içinden. "İlginç bir kitap almışım ama. Hem bizim gibi görme engelliler için çok fazla kitap alternatifi de yok ki..." Barış, Savaş ve Sevgi. Her biri hikaye kahramanı olsa da, isimlerinin anlamları, başlarından geçenler, hepsi insanoğlunun başına gelecek şeylerdi. Dünyada sevgi hakim olsa, barış zaten beraberinde gelecekti. Savaşlara yer olmayacaktı. Aslında savaşanlar da "sevgi"nin olduğu yerler barındırıyorlardı içlerinde. Yada her savaşın içinde aslında barış ve sevgi de vardı. "Offf " diye düşündü bir an, "çok soyut şeylere daldım... Kelimeler, anlamları, her iyinin içinde bir kötülük, her kötünün içinde bir iyilik mevzusu çok derin işler. Peki ya benim hayatım? Herkes için sıradan olan şeyler benim için ne kadar ilginç. Yada başkaları için oldukça ilginç olan şeyler, benim için nasıl da bir hayat gerçeği? Görmek. Gözle görmek. Fiziksel olarak yani. Bir de başka bir görmek var. O da hissetmek. Benim fiziksel olarak görmediğim ama hissettiğim gibi. Algıladıklarım gibi. Çaydanlığın taşması, cam tabakların mermer tezgaha konması, sehpanın halıya takılması, susamlı krakerin kokusu... Gündelik hayatta bunlar gözleri gören insanlar için pek de fark edilen şeyler değil belki, hatta dikkatlerini bile çekmiyordur. Peki ya gözleri görenler için olağan şeyler? Evlilik mesela. Yada ayrılık, boşanma, aldatma, aldatılma... Benim başıma gelenlerin, bu kitaptakilerle bir benzerliği var mı?"
35 yorum:
bu bölüm acayip güzel oldu yaa..Çok farklı bir yere geldi şaşkın içindeyim..Ama yüreğinize sağlık
Ağzım açık kaldı desem yeterince iyi ifade etmiş olamam herhalde.
Olay tamamen farklılaştı, hayal ettiğinin içinde farklı bir hayal.
Rüya içinde rüya gibi.
Nasıl ya diye kaldım.
Kahramanların adını şaşırdığını bile düşündüm ama yok bu aklıma gelmedi ya.
Şöyle bir bakıyorum da ne kadar değişik bir hal aldı ortalık, çok güzel mi olmuş ?
Okutuyor kendini, sevdiriyor.
Şu an daha bir merak sardı içimi,
Ey yeni bölüm neredeysen çabuk gel !!! :)
Hic boyle bir gidisat beklemiyordum. Surpriz oldu gercekten. Kaleminize saglik :)
Çok güzel yazmışsın bayıldım ama bana çok zor bir yerde bıraktın. Nereden nasıl devam edeceğim şu an hiç bilemiyorum. Umarım yazacağım hali herkes için tatmin edici olur :)
Begenmenize pek bir sevindim;) Tedirginlik yasadim aslinda yazarken, cunku bambaska bir yone kaydi su an:)
Bu kadar sasirtmak iyi mi degil mi bilemiyorum inan muptezel:) Kahramanlarin isimleri cok simgesel oldugu icin boyle bir sey cagristirdi bana...
Masal Yildizi, begenmene cok sevindim. Bakalim isler nereye varacak:)
Her Seyden Konusmali; haklisin aslinda;) Hayalgucu nereye vardiracak sonunu inan ben de merak ediyorum. Ya cok standart disi bir hayati olacak yeni kahramanin yada bir ask yarasi:) yani ben devralsam ilk bunlar gelirdi aklima:) Heyecanla bekliyorum;)
farklı bir bölüm olmuş eline sağlık..yanlız Savaş ın hikayesi anlatılmıştı, Barışın değil. ben mi yanlış anladım bilmiyorum..
Beyza sen ne yaptın öyle :))) Hikaye içinde hikaye oldu resmen. Çok da başarılı bir tablo çizmişsin. Hepinizin yüreğine sağlık çok güzel gidiyor hikaye. İnanın heyecanla takip ediyorum. Yazanların hepsine kocaman bir alkış.
Bilemiyorum da senin yazdığın bölümü daha derli toplu buldum.
aleykümselam :) aslında yazıdan önce ne düşünüp yazdığımı belirtmiştim :) erkek tarafı ya da savaş cephesi gibi bir başlık koymayı düşünüyordum aslında ama belki direkt savaş'tan devam etmezsiniz diye düşünüp koymadım.
bir kitap olması değişik bir fikir olmuş, ben daha çok bir film ya da dizi gibi düşünmüştüm :)
Derya'yı Savaş'ın gayrımeşru kızı sandım ilk başta :) müthiş bir final olurdu bu bölüm. Çok şaşırtmalı hareketlerde bulunuyorsunuz arkadaşlar ya. Anlatımın çok güzel. Bayıldım. Bir de nasıl devam edesim var bilemezsin :) kafamda deli deli kurgular :)
sevdicann, bu bolumde Baris Savas ve Sevginin birer kitap kahramani oldugunu anlatmaya calistim.Gorme engelli Deryani dinledigi sesli bir kitabin kahramanlari onlar;)
MINEL SE; matruska gibi, hikaye icinde hikaye oldu vallahi:) Hepimiz ayri bir tarafa cekistiriyoruz ya bakalim neler olacak?;)
Her arkadasin yogurt yiyisi farkli ;)
Sasirtmacali olmustu sizin bolum de, gayet iyiydi. Farkli bir sgizdan dinlemistik olaylari bir de. Selam etmeyi borc bildim cunku devamliligi saglamak icin bir yerlerden bag kirmak iyi olacakti;)
Dilek Eren, o da iyi bir kurguymus aslinda:)) begenmenize sevindim. Son yazan arkadaslarin isi guclesti valla. O kadar olay toparlamak maharet istiyor:) Biz bombayi birakip kaciyoruz gibi oluyor:)
Hikayenin amacı tadı da işte buydu. Herkes dilediği şekilde yön veriyor. Çok ama çok mükemmel bir bölüm olmuş. Doğrusu çok şaşırdım. Helal olsun valla. Kalemine sağlık.
Son 3 bölümü yazıcak olan arkadaşların bu bölümü okuduktan sonraki yüzlerini görmeyi çok isterdim. Onlar plan falan yapmıştır çoktan barış gidecek sevgi kalacak falan diye :D
Ayhan, tepki alabilirim diye de icimden gecmedi desem yalan olur inan:) genel itibariyle sebdi arkadaslar sanirim yada bozuntuya vermiyorlar:) bakalim nasil toparlanacak bu kadar hikaye. Aslinda yeni bir yol da acilmis oldu Derya ile. Onun uzerinden de gidilebilir yada diger kahramanlarla bazi noktalardan kesisimler bulunabilir. Gorecegiz artik;)
Cok güzel yazmissin Beyzacim,suan kendimi tutamayip aglayabilirim,kalemine saglik...
Bir Terazi Kızı; küçük bir hikaye bölümü olsa da, aslında çok görmediğimiz ama kocaman hayatların hikayesinden bir kesit yazdıklarım. Küçük de olsa bir farkındalık yaratması belki de. Yorumunuz beni çok mutlu etti, ben teşekkür ederim...
İşte şimdi sonu iyice merak etmeye başladım!
mor rimel; bu tepki iyi bir tepki mi yoksa kotu mu anlayamadim valla tam olarak;) Umarim iyi manadadir:))
Dikkatlice okudum...farkindalik yaratilarak, farkli bir konuya deginilerek,dikkat cekilmis.Kimsenin aklina gelmezdi bu.Basarili,güzel,sosyal...Elinize saglik.
Bundan sonraki arkadaslar ,hastane sonrasina yogunlasirsa ,meraktan kurtulacagiz sanirim :)
sule m; inanin cok mutlu oldum yorumunuzu okuyunca. Cok tesekkurler...
Tam ters köşe olmuş.Bayıldım hikayene, kalemine sağlık :)
Gamze; beğenmene sevindim;)
Eline, ruhuna sağlık. Hikayeye çok farklı bir yön vererek daha da ilginçleştirmişsin. Hikaye de ki baş kahramanlarımızın aslında figüran olduklarını öğrenmek enteresan oldu. Diğer arkadaşların bu hikayeyi nasıl devam edeceklerini merak etmekteyim. Umarım Berkay kardeşimizin ve sizin yazdıklarınız kadar keyifli ve süpriz dolu olur. Sevgiler
DERTDEVA TEYZE; bir yön verdik ama işin ucu nereye varacak, kimse bilmiyor:) Beğenmenize sevindim bu arada, çok teşekkürler;)
U dönüşü diye buna denir :)
Özellikle mesajıyla düşündürmesini sevdim, hikaye açısından da güzel olmuş. Kalemine sağlık :)
Yeliz Küçükkoner; dumanı üzerindeyken ışınlanmıştım:))
Ben Eylül; mesaj kısmı benim için de çok önemliydi. Teşekkür ederim;)
Benzer bir etkinlik planladım sizin gibi yazarları görmek beni mutlu eder :)
Kurgucuzihnim; teşekkür ederim. Etkinliğinizi inceledim. Fırsatım olursa katılmayı isterim.
Yorum Gönder