13 Mayıs 2014 Salı

TÜRK DİZİ KLASİKLERİNDEN "BİZİMKİLER"

Pek çoğumuzun çocukluk hatıraları arasında ortak olan noktalar vardır.

Banyo pazar günü yapılır, 
banyoyu pek tabi ki anne yaptırır,
sınırlı sayıdaki televizyon kanalında ailecek seyredilen programların tadı bambaşkadır...
Bizimkiler de tartışmasız bu programlardan biridir bana göre.

Bizimkiler dizisi de hafızalarımızda 

                 birbirinden ilginç karakterleri
                   karakterlere mal olan cümleleri
                     yalnızca org ile çalınan jenerik müziği

gibi pek çok özelliği ile yer edinmiştir.

Bizimkiler Türkiye'nin en uzun soluklu yerli yapım dizisi.
Dile kolay, 13 yıl devam etmiş.
Bir apartmanda farklı ekonomik düzeylere, kişiliklere, alışkanlıklara sahip ailelerin yaşantılarını izledik senelerce.
Dizi bitince de ertesi gün okul olduğu için uykuya daldık bir çoğumuz.
Normal koşullar altında pek de itibar edip izlediğim bir kanal olmayan Planet Pembe'de her gün Bizimkiler'in eski bölümleri yayınlanıyor.
3 farklı saatte yayın var; 11:00, 17:00 ve 23:00.
Bu aralar feci şekilde sardık, hemen hemen her gün izliyoruz.
Ve hayretle görüyoruz ki hafızamızda ve hissiyatımızda eskiyi aynı sıcaklıkla yaşıyoruz.
Ve yılların bize hiç aldırış etmeden akıp gittiğini bir kez daha fark ediyoruz.

Yeniden hatırlayalım mı Bizimkilerin bazı karakterlerini;)

Cemil, namı-ı diğer "Baykuş"... "Sevim koş..." diye başlayan cümleleriyle hep gülümsetti bizi. "Benim adım Cemil!" le perçinledi hafızalarımızdaki yerini.


Çocukken öğrendiğimiz ilk Almanca kelimeleri Davut Usta'nın eşi Ulviye'ye borçluyuz belki de.
"Nayn Davuud! Dunkof yok!" dediğini hatırladınız, değil mi?

Halis... "Ööööyyle yumuşak yumuşak" demem yeterli sanırım;)


Tüm saflık ve sululuklarına rağmen Halis'e katlanan Dilek'in de hakkını yememek lazım.


Gecenin kör vakti, sabahın erken saati demeden apartman önündeki bidonları deviren Yavuz'u anımsadınız mı? Aralarındaki ilişki her daim parçalı bulutlu olan üç kağıtçı Sedat'a ne demeli?


Hayattaki en büyük fantazisi Cafer'e parmağını sallayarak "vallahi tutarım zaptı!" demek olan kedi babası Sabri Bey... Ve Alzehimer hastası büyük hanım (Ayla Hanım'ın annesi)


Sabri Bey ile yıldızı hiç barışmayan, Katil Yavuz'a arkalanan Cafer'in apartman girişinde sağ taraftaki kabinde oturuşu canlanmıştır gözleriniz de... Tabi pencereden gizli gizli sepet sallayan Cemil'e alkol taşıdığını da hatırlatmama gerek yok sanırım;)


Aşağıdaki fotoğrafın kime ait olduğunu anımsadınız değil mi? 
Canlı halini hiç bilmediğimiz ama çerçeve içindeki fotoğrafıyla o dönemin biz çocuklarına kızgınlık, ciddiyet, ürkme ve saygı hislerini bir arada yaşatan Ayla Hanım'ın rahmetli babası Rüknettin Bey... 


Yıl 1990'lar... Evin içinde ayakkabıyla gezen, her daim klasik müzik dinleyen, varlıklı bir aile... Şükrü Bey ve Nazan Hanım... Nazan Hanım hiç karnı ağrıyıncaya yada gözlerinden yaş gelinceye kadar gülmüş müdür acaba hayatında? 


Ve her lafın içindeki Ergun... "Aile içinde olur efendim öyle şeyler" diyerek sırıtması nasıl tahammül sınırlarını zorlardı:) Tam anlamıyla "cıvık bacım afedersin!" :)


Nice karakterler var tabi yazmadığım. Tahtakafa Raşitten Kanarya Bülent'e, huysuz Nimet'ten çapkın Cenap Bey'e...

Hep merak ederdim nerededir bu Bizimkiler'in apartmanı diye.
İnternet büyük nimet, öğrendim ki 2 apartmanda yapılıyormuş çekimler.
Dış çekimler Suadiye Ayşekadın'da bulunan Şale Apartmanı'nda, iç çekimler ise Emek Apartmanı'nda (nerelerdedir bilemiyorum)...

Bazı fotoğraflar var yine internette, sanırım apartmanın günümüzdeki görüntüleri...

Sabri Bey her an kapıyı açıverecek gibi.


Yada Cafer'in eşi Gülsüm merdivenlerde görünüverecekmiş gibi geliyor insana...


* Fotoğraflar internetten alıntıdır.

7 yorum:

Unknown dedi ki...

Ne severdim yaz :)))

YUUGEN dedi ki...

daha dün gibi ... ne çabuk geçiyor zaman demi ama :**

Emrah Özdemir dedi ki...

Sosyal içici Cemil çok iyiydi yaw . Bende çok izlerdim .

deeptone dedi ki...

aa öle mi bakıyim. ben planet türk teki eski filmleri izliyom uyumaya geçerken :)

birdunyafikir dedi ki...

gizli yetenek; bir nesil büyütmüş nerseyse;)

Hazel Çelik; aynen. Yaşlandığını hissediyor insan;)

Ebru Güzey; teşekkür ederim. Hoş
geldiniz.

deeptone; o da güzel;) Ama Bizimkiler'e de bak istersen arada, eskiye dönüyor insan;)

Yavuz dedi ki...

Daha geçen gün gittim erenköydeki Şale apartmanına. Sırf onu görmek için gittim. Söylemesi ayıp bayada yol kateddim ama değdi. gerçekten onu görmeme bir fotoğraf çekmeme değdi. Öyle bir anısı varmış ki bende bu dizinin izledikçe günümüze bakıp içimin parçalandığı keşke o günlere dönebilsem dediğim bir dizi. Sabri beyden Şükrü beye kadar hepsi benim etrafımdaki beni komşularım benim ailemmiş meğersem. Gerçekten Bizimkilermiş. Apartmanı görünce tek tek baktım katlara. Hani alışkın olduğunuz biri ölünce onun evine baktığınızda boş ama sanki her an çıkıp gelecekmiş gibi gelir ya insana bende apartmana dairelere bakarken öyle geldi bana. Keşke sağ olan oyuncularla Bizimkiler devam dizisi çekselerde eski günlerimizi biraz daha mutlu anımsasak.

birdunyafikir dedi ki...

Yavuz; canlı canlı görünce hakikaten ilginç gelmiştir:)