17 Kasım 2014 Pazartesi

TÜYAP KİTAP FUARI'NIN ETİNDEN, SÜTÜNDEN YARARLANMAK MÜMKÜN MÜ?

Her yıl olduğu gibi bu yıl da TÜYAP Kitap Fuarı gerçekleştirildi ve 33.sü düzenlendi.
Önceki yıllarda hep son günlerde (cumartesi yada pazar günleri) ziyaret ediyordum, bu sene açıldığı gün gitme fırsatım oldu.

Fuara toplu taşımayla gidiş genellikle bir çileye dönüşüyordu. Metrobüsle git, fuara giden otobüslere aktarma yap, kocaman fuar alanını dolan dolan, elinde bir sürü kitapla çık, metrobüse aktarma yapacak otobüse canhıraş bin (beklenen kuyruğun korkunçluğundan bahsetmiyorum hiç), metrobüsle tıkış tıkış bir yerlere ulaşmaya çalış.
Kitap Fuarı'nın özeti buydu benim açımdan.
Faydalı bir şeye erişebilmek için böylesine çırpınmak gerekiyordu yani.

Ama sanıyorum artık metrobüs hattının uzamasıyla bir nebze olsun rahatlama yaşanmıştır. Mıştır diyorum çünkü bu yıl bari sürünmeyelim diye kendi aracımızla gittik. Ha o da ayrı mesele, TÜYAP'ın kendine ait otoparklarda en düşük ücret 12 lira. Neyin nesi olduğunu bilmediğiniz otoparkların ücreti ise 5 lira. Tercih size kalmış...

Fuarın ilk günü (8 Kasım) sabah saatlerinde gezintimiz başladı. İlk saatler olmasına rağmen ziyaretçi sayısı fena değildi. Saatler ilerledikçe kalabalık arttı tabi.


Fuardan azami şekilde yararlanmak için, hangi kitabı alacağınızı ve hangi yayın evinden çıktığını bir yerlere not almakta büyük fayda var. Yoksa kocaman 3-4 salonu dolanmak hiç de öyle kolay olmuyor. İlk gittiğimde ben o hataya düşmüştüm, artık uyandım;) Fuarın giriş kısmında bulunan broşürlerden alıp, hangi yayın evinin hangi salon ve sergi alanında (stantta) olduğunu öğrenince amaca ulaşmak çok daha kolay oluyor, vakit de planlı biçimde kullanılıyor.

Bunun yanı sıra almayı planladığım kitapların internet fiyatlarını da araştırıp kıyaslama yapıyorum.
Vardığım sonuç; fiyatların internetteki değerlerinden pek de bir farkı yok. Fuar fiyatı dedikleri ücrete Cağaloğlu'ndaki kitapçılarda rastlamak olası. Yani bu anlamda Fuar'ın pek bir albenisi yok. Ama yine de hakkını yemeyelim, en büyük kolaylık, onlarca yayın evini bir arada bulabilmek.


Güncel yazarlar ve kitapların yanı sıra sahaflar bölümü de kesinlikle incelemeye değer. Eski kartpostallar, kitaplar, dergiler, plaklar, afişler... Başlangıçta diğer bölümleri gezdiğimiz için biz bu bölüme maalesef çok zaman ayıramadık çünkü adım atacak mecalimiz kalmamıştı. Dedik, bu kadar güzelliğin içinden eli boş dönmek olmazdı, Yenilik Dergisi'nin 1956 yılı mart sayısını aldık. Dergi buram buram nem ve tarih kokuyor;)


Ellerinde notlarıyla gelip, aradığı kitaba ulaşmaya çalışan ortaokul çağlarında öğrenci kardeşlerimizi görmek beni çok çok mutlu etti. Tabletle oynamaktan tabletle beslenmeye evrilecek kanaatini taşıdığım gençlerin bu hali beni biraz daha ümitvar olmam gerektiği kanısına sürükledi, ne yalan söyleyeyim şimdi;)


Fuarda öne çıkan, kitaplar ve imza günleri gibi görünse de azımsanamayacak sayıda söyleşi ve etkinlik de gerçekleştiriliyor. Bir kaç söyleşiyi gözüme kestirmiş olsam da maalesef katılma şansım olmadı. TÜYAP da İstanbul'un bir ucu sonuçta, ha deyince gidilmiyor ki:(

Netice itibariyle, fuarın -tabiri caizse- etinden, sütünden tam olarak faydalanabilmek için, çokça zaman ve enerji harcamak gerek.
Fuar merkezi çok uzak. Çok kalabalık (bu iyi bir şey aslında).
Ama ulaşım konusunda büyük sıkıntı olduğu için, kitaba meraklı olduğu için sevinmemiz gereken kitle, korkarak baktığımız bir güruha dönüşüyor.
Yeme-içme yerleri, tuvalet ve mescit gibi alanlar hınca hınç dolu oluyor.
Ve başlangıçta dediğim gibi, fuarın kendine ait otopark ücretleri çok yüksek. Diğer otoparklara da pek güvenemedik açıkçası...

Her şeye rağmen, istediğin kitaba dokunup karıştırmak, koklamak, aradığını bulmak güzel bir duygu.
Artarak çoğalmalarını diliyorum;)

10 yorum:

Yasemin dedi ki...

Beyza'cığım süper olmuş eline sağlık. Bende bugün fuarı yazdım, sondan bir önceki gün gittim..
Keyifli okumalar.

deeptone dedi ki...

metrobüsle gittim. 1.5 saat sürdü ama kolay oldu yaa. sahaf bölümüne de gitmişsin. evet elde stand listesi ile gezmek daha kolay. kadıköyden 44 durak biliyon muuu fuar. ben de yazcam bugün yarın :) arçelik reklamı ne hoş :) yenilik dergisini bilmiyom amaaa bi bakıyim :)

Blogger Bolat dedi ki...

Türkiye'nin en önemli fuarcılık Markası TÜYAP'a yakışmayan işler ama maalesef çok özensiz oluyor son iki yıldır İstanbul Tüyap Kitap Fuarı...

Unknown dedi ki...

İnanır mısın 7 yıldır İstanbul'dayım bir kez bile nasip olmamıştır TÜYAPa gitmek. Hani dediğin gibi benim için çok da albenisi yok. İnternet üzerinden alacaklarımı topluca alabiliyorum her ay...

O değil de ben İstanbul'dan göçüp gidersem ve TÜYAPa gitmedim dersem buna herhalde insanlar çok güler :))

Adsız dedi ki...

Ben gidemedim bu sene :( metrobüste turnikelerden geçmek için yarim saat bekliyosun buyuk çile

Keşke Gerçek Olsa dedi ki...

En merakla okuduğum yazılar bu ara Kitap Fuarı yazıları. Hani diyorum ben mi çok olumsuzum ama sanırım herkes aynı şeylerden şikayetçi. Bir yerde tekelleşme var ise ben çok soğuyorum o işten.
Ve fiyatlara gelirsek internette daha ucuza aldığım ürünü fuarda üstelik direk yayınevinin standından - aracı yok , nakliye yok , bana geliş kargo masarafı yok , komisyon yok - daha pahalıya alıyorsam neden onca yolu tepeyim ki diye de soruyor insan.
Ah o kitap kokuları olmasa :) ...

birdunyafikir dedi ki...

Yasemin; teşekkür ederim, sağ olasın;)

deepcan; yazık vallahi sana:( 44 durak nedir yahu? Arçelik reklamı... Maziden bir şeyler;)

O.Bolat; o kalabalık mahvediyor insanı. Yol zaten öyle...

Özlem; fuarın fiyat anlamında farkı yok, haklısın. Ama bir kez bile olsa gitmek güzel olacaktır;) Zaten sonra hem gözünde büyüyor hem de bağışıklık yapıyor, öyle ilginç bir hal:)

Deren; vallahi o yolculuk yok mu... Yaşlandırıyor insanı:)

Damla Hanım; blog yazarı arkadaşlarımın yazılarını ben de merakla bekledim. Görünce hemen okumadım. Önce yazdım, sonra okudum. Ki tadı kaçmasın:)

Minelse dedi ki...

Okadar güzel anlatmışsınız ki ellerinize sağlık. Maalesef kitaplara ulaşılmasın diye yapılmış bir yer diye düşünüyorum Tüyap Kitap Fuarını. 1 kez gittim o da mecburiyetten tam kapanmak üzereyken. Ne gezebildim doğru düzgün ne de birşey anladım. Anadolu yakasından gitmek zaten başlı başına bir işkence. O kadar yorgunluğun üzerine fuarın tamamını gezmek sanırım imkansız. Ben de zaten bir yazar ile ayaküstü görüşüp dönmüştüm. Bir daha da gitmedim. Kadıköy'e indim mi herşey var. Olmadı internet yeter.

reyhane dedi ki...

Kitap fuarlarını ben de çok severim

birdunyafikir dedi ki...

MİNEL SE; tam anlamıyla gezmek gerçekten büyük azim, zaman ve enerji gerektiriyor:) Fiyat anlamında biraz daha tatmin edici olsa daha güzel olacak sanki;)

reyhane; seviyoruz kitapları;)