Emekli öğretmen olan Zeynep
Karaaslan 7 yıl içinde 1.000’e yakın bez bebek üretir el emeği ile emek
ilmek... Bir kısmını farklı şehirlerde sergileme imkânı bulur, bir kısmını
dağıtır. Geriye kalan 800’e yakın bebeği Denizli Belediyesi’ne bağışlamaya
karar verir. Balcı Evi olarak bilinen
tarihi Denizli evi belediye tarafından restore edilir ve folklorik bebek müzesi
olarak 2013 yılında ziyarete açılır. İsmi de Balcı Evi Zeynep Karaaslan Folklorik
Bez Bebek Müzesi olarak anılmaya başlanır. Türkiye’nin ilk bez bebek müzesi
olma sıfatını da hak etmiş olur.
El sanatlarına düşkün olan emekli
öğretmenimiz, çocukluğunu annesinin diktiği bez bebeklerle geçirdiğini ifade
eder. Bez bebeklerin geçmişi oldukça eskiye dayanmaktadır. Ve üretildiği
yörenin kültürel özelliklerini de belirgin bir şekilde yansıtır. Zeynep
Öğretmen bu sebeple bez bebekleri çok değerli görür ve kültürel mirasın gelecek
nesillere aktarılması için birer köprü olduğunu düşünür. Denizli yaşantısını
anlatan bez bebeklerin yanı sıra farklı malzemelerden yapılmış bebekler de
müzede sergilenmektedir. Saksı bebekler,
düğme bebekler, kuklalar, yün bebekler, süpürge otundan, su kabağından,
çoraptan ve şişeden yapılmış bebekler gibi... Elma kurusundan yapılan bebek
dahi mevcut, varın siz düşünün çeşitliliği.
Babası ile uçurtma yapan çocuk,
Eski Şeytan Pazarı’nda kurutulmuş kışlık sebze satan kadınlar, yufka ekmek
yapan yaşmaklı teyzeler, Denizli’nin meşhur sesi Özay Gönlüm’ün türküsü olan çoban Çözde Mustafa Ali’nin eşi Hatice, kış için kurutmalık sebze çizen
kadınlar, tarhana yapan bacılar, bohçacı kadınlar, namaz kılan dede, mehter
takımı, bebek mevlüdü, ahilik töreni, Denizli efeleri, Denizli yöresi gelin
götürme merasimi, kurşun dökme, kına yakma, bayramlaşma, kupa çekme, eski düğün
ve kına gecesi gibi farklı konuların canlandırıldığı bebekler camekân dolaplar
içerisinde ziyaretçilere sunuluyor.
Kınalı saçlı, çiçek fistanlı, üç
etekli ve şalvarlı kıyafetiyle yaşmaklı kadınlar, beyaz sakallı dedeler ile köy
odasında semaver başında sohbet eden emmileri izlemek insanın içini çocuksu bir
coşku ile dolduruyor.
Balcı Evi’nin küçük ve sevimli bir de bahçesi var. Bahçede hem açık alanda hem de kapalı kısımda oturarak bir şeyler atıştırabilmek mümkün. Tostları gayet lezzetliydi. Daha da güzel olanı, Ege bölgesinde yaygın olarak pişirilen keşkek yemeğinin de yemek listesinde yer alıyor olmasıydı.
Müzeyi ziyaret zamanımız, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bu yıl ilk kez uygulanan kasım ayı ara tatiline denk geldi. Belki o sebeple, bilemiyorum, küçük çocuğunu elinden tutup gelen annelerin sayısı bir hayli fazlaydı. Genç kızlar, anneanne/babaanne yaşındaki hanım teyzelerimiz de hararetle müzeyi geziyordu.
Müzeye giriş ücretsiz. Belirli
günlerde randevu ile müzeyi ziyaret eden okul öğrencilerine Büyükşehir
Belediyesi tiyatro sanatçıları tarafından kukla gösterileri de yapılıyormuş.
Ayrıca atölye kısmında çocuklarla kukla ve bez bebekler de yapma imkânı
mevcutmuş. Bu hali ile mekân kültürel olarak gerçekten güzel bir amaca hizmet
ediyor. Çocukların, gençlerin bu şekilde etkinliklerle hemhal olması, yerel
değerlerini unutmaksızın dünya kültürüne de katkı sağlaması çok değerli.
Dilerim ki yerel yönetimlerin ya da imkanı olan bireysel girişimcilerin bu tarz
projeleri nitelik ve sayı olarak artarak çoğalır.
6 yorum:
Ne güzel
Ne hoş
Ne de güzel düşünülmüş, yapılmış
Tam görülesi.
@Uyuşuk Hayalperest; aynen öyle. Dilerim sayıları artar.:)
Çok güzelmiş, ciddi bir emek işi.
@Gamze Esra Ersoz; kesinlikle... İnsan her bir parcayi gorunce saygi duyuyor o cabaya, ozene.
denizli mi peki aklımda olsun sevilmez mi jiç bez bebekler :) hoşgeldiiiin :)
@deeptone; merhaba. Çocuğu büyütüp geri döndüm sahalara:))
Denizli'de, evet:))
Yorum Gönder