Biliyorum, ramazan günü pek öyle uzun yazılar okumaya sabrımız ve dolayısıyla niyetimiz olmuyor.
Eğlendiren, vakti hoşça geçirmeye vesile olan şeyleri görmek istiyor gözümüz, duymak istiyor kulağımız.
Ne kadar kendimizi uzak tutmaya çalışsak da gerçekler değişmiyor ama maalesef...
Bir insan düşünün, vefatının üzerinden 19 sene geçmiş ve hala cenazesi defnedilememiş?
Sebep?
Kol, kafatası, bacak bir toplu mezardan, diğer kemikler başka bir toplu mezardan çıkıyor çünkü.
Temmuz 1995'te ölmüş, belki 2015'de defnedilebilir.
Acı ve korkunç, değil mi?
Srebrenitsa'dan bahsediyorum tahmin ettiğiniz üzere.
Medeniyetin beşiği (!?) Avrupa'nın göbeğinde göz göre göre katledilen insanlardan sözediyorum.
Bosna'daki toplu mezarları bulduğu söylenen bir canlı var; mavi kelebek.
Ve TRT'nin bir belgesel programı var bu kelebekten esinlenerek ismi konulan, Bosna'daki insafsızlığı, vahşeti, acıyı anlatan Mavi Kelebeğin İzinde adıyla.
Şehit olanların, her biri ayrı mezardan çıkan kemiklerinin hangi yöntemler kullanılarak eşleştirildiğini ve tam bir beden olduğunda Srebrenitsa Katliamının yıldönümünde toplu olarak gözyaşı ve acı içinde nasıl defnedildiğini anlatan...
Belgeselin başında küçük bir çocuk şarkı söyler kendi dilinde, ve ilk cümlesi "anne, anne seni hala rüyamda görüyorum"dur.
Ve ben bu ağıtı her 11 Temmuz sabahı dinlerim.
Ve ağlarım.
Ve utanırım insanlığımdan, boşvermişliğimden bir kez daha...
Bu katliam için ilginç bir anma töreni gerçekleştiriliyor her sene.
Her yıl farklı bir ülkede gezici anıt oluşturuluyor.
Çok basit, çok yalın.
Bosna'da hayatını kaybeden her bir kişi için boş bir kahve fincanı bırakılıyor yere. Ve pişirilen kahveler bu fincanlara dolduruluyor.
Tuhaf bir boşluk oluyor insanın içinde. Keyifli bir muhabbetin tescilli habercisi olan kahveyi ikram etmenin, ama artık içilemeyeceğini bilmenin verdiği bir boşluk.
2 sene evvel bu etkinlik Taksim Meydanı'nda yapılmıştı.
Pişmiş kahveyi, boş bir fincana doldurdum ben de artık hayatta olmayan masum
bir şehit için.
Belki bir çocuk, belki bir bebek, belki bir baba, belki de bebeğini emziren bir anne içindi bu kahve...
Kim bilir?
Kadraja bile sığmamış fincanlar, ne kadar çok, değil mi?
Söyleyecek başka sözüm yok, sessizce okuduğum fatihamdan başka.
...
* Küçük bir çocuğun söylediği şarkının (bana kalırsa ağıt) ismi Srebrenitsa inferno.
** Mavi Kelebeğin İzinde Belgeseli Youtube'da mevcut.
9 yorum:
Geçen sene Bosna'yı gezmiş ve çok etkilenmiştim.Üzerinden uzun yıllar geçse de savaşın izleri hala silinmemişti.Yüreklerden sanırım hiç silinmeyecek.
Çok acı.... izlemeye dayanamadım.. şu insan oğlu ne kadar cani ve kana susamış ...
İçim burkuldu okurken , bu fincan olayını bilmiyordum ben :(
Katliamı küçük bi çocuğun dilinden anlatan bi kitap okumuştum eskiden..
İnsanlığımızdan utanacağımız ne acılar var ;(
Savaş ne kadar çok insana acı veriyor. Keşke dünyadaki savaşları durdurabilsek. Hele Bosna olayı çok elim bir durum.Ölenler için yapılan kahve fincanı ilginç ama çok acı.
Elimizden duadan başka bir şey gelmiyor maalesef.Rabbim yardımcıları olsun.Ve sevdiğim bir söz vardır.Eşref Ziya'nın bie ezgisinde geçer.
''Zalimler İçin YAŞASIN CEHENNEMM'' diyorum.
:(( Çok acı...Ama zalimler kana doymuyor..hala dünyanın bir çok yerinde katliamlar devam ediyor.Bazılarından haberimiz bile olmuyor belki...Keşke dua etmekten fazlası gelse elimizden ama ...
Gözyaşlarımız ve ahhlarımız elbet bir yerlere ulaşıyor ve zalimler için yaşasın cehennem :((
izlemiştim belgesli o kadar ağlamıştım ki :/ özellikle mavi kelebeklerin sayesinde mezarların bulunması...
tüylerim ürperdi gene..
Kalemine sağlık
Yorum Gönder