İznik'te ne vardır, nereler gezilir diye internetten araştırınca epeyce şey çıktı karşımıza.
Ama vaktimiz kısıtlı olduğu için şehir içinde şöyle bir turladık.
İznik'in hemen her noktasında tarihi bir yapıya rastlamak olası. Merkeze girişte ilk olarak surlar karşılıyor ziyaretçileri...
Biz ilk olarak Şeyh Kutbiddin Cami'ne uğradık. Minicik ve sevimli bir cami burası. Dış görünüşü süsten ve gösterişten uzak, kendi halinde. Sultan II. Beyazıt'ın vezirlerinden Çandarlı İbrahim Paşa tarafından yaptırılmış (fotoğrafta sol tarafta görünüyor).
Fotoğrafın sağ kısmındaki yapı Nilüfer Hatun İmareti. Nilüfer Hatun kim demek en doğal hakkınız elbette. Rahmetli, I. Murat'ın annesi oluyor. Bu imaret Nilüfer Hatun anısına yaptırılmış. Günümüzde Şehir Müzesi olarak kullanılıyor. Fakat biz uğradığımızda restorasyon olduğu için maalesef içini gezemedik. Ama bahçesinde bile pek çok tarihi eser vardı.
İznik'in doğasını çok beğendim. Kocaman ağaçlardan sarkan pespembe çiçeklerin ismi nedir bilemiyorum ama görüntüleri harikaydı. Çay bahçesi bir o kadar sıcak (hem hava durumu olarak, hem ortam olarak) ve bir o kadar da sakin görünüyordu.
İznik denince ilk akla gelen şey elbette çini. Ve doğal olarak İznik'te pek çok çini atölyesi var. Bir kısmını gezme fırsatımız oldu. Klasik anlamda çininin en çok kullanıldığı nesneler zannediyorum ki süs olsun diye duvara asılan yada camekanlı dolaplarda duran tabaklar. Ama gezdiğimiz atölyelerde çininin uygulandığı pek çok farklı obje gördüm. Saksılar, buzdolabı magnetleri, aynalar, duvar süsleri, kolyeler, küpeler, duvar panoları, fincanlar,... O gün hem havanın çok sıcak olması hem de benim pek konuşkan ve girişken bir ruh haline bir türlü bürünememem, hem alışveriş potansiyelimin sıfıra yakın olmasına hem de atölye sahiplerinden izin isteyerek o güzelim ürünleri fotoğraflama şansından uzak kalmama sebep oldu. Neden sonra aklıma geldi de eşe dosta ve kendimize bir kaç buzdolabı magneti almayı akıl edebildim Allah'tan:) Fotoğrafı camekanın dışından çektiğim için parlamış, gerçi bunu çekmiş olmama şükür! :) Çini ürünlerini atölyelerde görebileceğiniz gibi, eski bir iki handa da satış yapan yerlerde rastlamanız mümkün.
İznik'in çinisi meşhur olur da kapı numaraları plastik üzerine sıkıcı bir düz renkle mi yazılır? Elbette hayır! Kapı numaralarında bile bir estetik göze çarpıyor, bu güzel detay insanı mutlu ediyor.
Çivit mavisi diye bir renk vardır, bilir misiniz? Kerpiçten olduğunu tahmin ettiğim, nice yaşanmışlıklara ev sahipliği yapmış ama günümüzde boynu bükük kalmış bu ev bir zamanlar çivit mavisi rengindeymiş. Ne kadar da güzelmiştir kim bilir...
Türkiye'de sanırım bir çok yerde Ayasofya Camisi var. Bunlardan biri de İznik'te. Eskiden bir kiliseymiş, sonradan camiye çevrilmiş. Tarihçesi pek eskilere dayanıyordu, yanılmıyorsam Roma Dönemlerine. Pek çok kez tadilata uğramış ve asıl halinden farklılaşmış. Ama hala güzel bir yapı.
İlçe merkezinde biraz turladıktan sonra İznik Gölü çevresinde dolandık biraz. Burada pek çok balık restorantı var. Ramazan olduğu için çoğu kapalıydık. Restorantlar tabi ki göl manzaralı...
İznik çok huzurlu ve güzel bir yermiş. Daha önce uğramadığım için üzüldüm açıkçası. Umarım tekrar ve daha uzun süreli ziyaret etme şansım olur. Velev ki gittik, nereleri gezelim diyenler için bu sayfa bir nebze yardımcı olabilir.