14 Temmuz 2022 Perşembe

GÜZEL KAYBETTİK

Bu ara ikinci el kitap araştırma, karıştırma ve satın alma hevesim coşkulu. Bayram tatili için memlekete gelmişken, bambaşka şeyler satın alıp işlerimizi halletmek için çarşıya geldiğimizde yolumuz ikinci el kitap satışı yapan dükkanların olduğu tarafa düştü. Denk gelmişken aklımızda olan bir kaç kitabı sorduk ama bulamadık maalesef. Ben de elim boş dönmek istemedim eve, nasıl olduysa kitap koymamışım valize. Elim boşta kaldı akşamları:) Dükkan önünde "sepetteki kitaplar 5 tl" yazısını görünce kurcaladım sepeti. Nedendir bilmem, kenara birkaç kitap ayırsam da gönlüme en yakın gelen Caner Yaman'ın Güzel Kaybettik isimli kitabı oldu. Yazar yada kitap hakkında hiç bilgim yoktu açıkçası, duymuşluğum da... Kapak tasarımındaki panda mı yoka kırmızı balon mu fethetti gönlümü bilmem, tercihimi bu kitaptan yana kullandım. Ayaküstü, kitaba dair birkaç okuyucu yorumuna da göz attım, kararımı verdim.

Ben kitabı yada yazarı önceden bilmiyor olsam da bir dönem öne çıkabilmeyi başarmış kitaplar arasındaymış. Popüler kitaplara önyargısı olanlardanım ben de, şişirilmiş olduklarını düşünmeye meyilliyim biraz.

Hafif bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Yazım dili itibari ile... 24 saat dolmadan tamamladım okumayı. Hayatta kaybettiğini düşünen, kaybedenlere gözü ilişen kahramanımız Mehmet'in hayatından kesitlerin konu edildiği bir içeriğe sahip. Gündelik hayatta zaman zaman gözümüze ilişen, hayıflandığımız, kızdığımız, üzüldüğümüz şeyleri bir başkasının da hissetmiş olduğunu okumak, insana iyi geliyor sanırım. Okuyunca muazzam aydınlanmalar yaşamayı beklemeden, sağdan sağdan sakince okunacak türe dahil olan  kitaplardan Güzel Kaybettik.

Güzel Kaybettik

Adet olduğu üzere altını çizdiğim satırlardan bazılarını paylaşarak yazımı nihayete erdireyim.

- İnsanlar bir şeylerin yürümesi için durmadan koşuyorlar. Ama nereye? Bilmiyorlar. Bu da tuhaf. (Sayfa 41)

- Çizgiler. Yüzümüzde beliren çizgiler, hayatımızla, geçmişimizle aramıza çizilen bir sınır belki de. Gitgide derinleşen, uçuruma dönüşen ve oraya bir daha dönülemeyeceğini suratımıza haykıran sınırlardır belki de yüzlerde beliren çizgiler. (43)

- Bazı şeyler sen büyüdükçe daha büyük anlamlar kazanır. Bazı yaralar kanamak için uygun zamanı kollar. En derininde hissedeceğin, anlayacağın ve en çok acıyacağın günü bekler ve o zaman hatırlatır kendini. (46)

- Bir yerlerden giden herkesin içinde bir yer acır mutlaka. (47)

- İnsanlar doğar, büyür ve ölürler.
Ama yaşamazlar.
Ezberlediğimiz bu cümlenin içerisine yaşamak fiilini de ekleselerdi keşke.
O zaman belki ölmeden önce, en azından bir kere "yaşadım" diyebilirdim.

- Yine de, belki bir yerlerde hala geç kalmadığımız bir hikaye kalmıştır başlamak için bizi bekleyen. Neden olmasın? Yaşamaya katlanmamız sırf bu yüzdendir belki de. İnanmaktan vazgeçmediğimiz içindir. (59)

- Zaten insanın en büyük yanılgısı, en büyük acılarının kaynağı da bu değil mi? Hep var olacağına inanıp, önemsemeyip gözden kaçırdıklarının, bir gün gerçekten çekip gitmiş olduğunu fark etmek. O anın pişmanlığını, yüreğine çöken ağırlığını ölçemez hiç bir şey. (64)

- ... Bakkalından politikacısına, sevgilisinden çocukluk arkadaşına, seni yanıltmaya çok meyilli bir dünyada, çok fazla konuşmanın, anlatmaya çalışmanın anlamsızlığından bahsediyorum aslında. Hepsi bu. (89)

- Paylaşılmayan değerlerin, ortaklaşmayan çabaların ve tek taraflı anlayışların eksiklik olduğunu, eksik ilişkilere yol olduğunu ve seni de eksilttiğini kavramak, bunları geride bırakmak ve daha anlamlı ilişkiler kurmak. Sonunda varacağın, varmak zorunda olduğun yer bu. Yoran, yıpratan, can sıkan ilişkilerden geriye elinde bu kalacak. Elinde sen kalacaksın, biraz daha tamamlanmış bir sen. Sen kendini önemsedikçe, geçmişin o gereksiz tortusu silinip yokluğa karışacak. (95)

- Bildiği şeyleri sürekli aklında tutarak yaşamıyor insan. Belki de bu sayede koruyoruz akıl sağlığımızı hepimiz. Zararsız bilgi ve düşünceleri akılda tutarak sağlıyoruz dengeyi. (97)

- Hisler karşılık bulmayınca kendi izlerini yitiriyorsun kaba saba kalabalıklarda. Dışında. Her şeyin dışındayken kendi içinde olmak da yetmiyor kendin kalmaya. Dışındayım sandıkça herkesleşiyorsun. (100)

- Dökmeden toplayamaz insan kendini. (129)

- Herkesin herkes için doğru bir zamanı vardır, başımıza gelen işlerin çoğu zamanın yanlışlığından gelir. (150)

- Her şey ve herkes çıldırmışçasına bir hızla aslında yok olmaya doğru ilerlerken, bir anlamı olan ne çok detay yok olmaya yüz tutuyor günümüzde... (158)

- ... Çünkü günümüzde beklemek, bekleyebilmek en büyük çabadır zaten. Herkes koşarken bekleyebilmek, yürek ister. (159)

2 yorum:

deeptone dedi ki...

heeeeeey :)

birdunyafikir dedi ki...

Merhana deep:)